Sosyal Medya

Makale

Siyer Vakfı’ndaki buluşma

Bir kaç gün önce bu sütunlarda “Hocaların Tartışması” baÅŸlığı altında bir yazım yayınlandı. Herhangi bir isim vermedim. Belki genel kamuoyu çok farkında deÄŸil ama islami camia yakinen takip ediyor ve hemen her ortamda “Bu tartışmanın sonu nereye varacak?” yollu kaygılar seslendiriliyor. 

Bu kaygıların bir sonucu olarak, önceki akÅŸam, benim çok öncelerden tanıdığım, kamuoyunun ise Namaz Platformundan tanıdığı Abdullah Yıldız’ın koordinasyonuyla, Siyer AraÅŸtırmaları Vakfı’nda bir toplantı yapıldı. Bu toplantılar aslında “Akiller Heyeti” tarzında epeyce bir zamandır devam ediyordu. Bu toplantı ise özel gündemliydi ve bazı “Hocalar”la birlikte ben de ilk defa katılma imkanı buldum.

Başka kimler vardı, diye sorulursa, işte şu isimler vardı:

Faruk BeÅŸer, Mustafa KarataÅŸ, Mehmet Paksu, Nureddin yıldız, Muhammed Emin Yıldırım, Abdülmetin BalkanlıoÄŸlu, Ä°hsan Åženocak, Abdullah Yıldız.

Özel gündem, Mustafa Ä°slamoÄŸlu eksenli tartışmalardı. Bu tartışmalara Cübbeli Ahmed Hoca ile Ä°hsan Åženocak da katılmıştı.

Tartışmaların üslubundaki sorun bir yandan, tartışmanın muhtevası diÄŸer yandan kaygılara yol açmaktaydı.

28 Aralık tarihli yazım ÅŸöyle bitiyordu:

“DüÅŸünüyorum da, bazen böyle tartışmalarda nasıl bir görüntü verdiÄŸimizin farkında olmuyoruz.

Tartışmanın şehveti her şeyi unutturuyor.

Mağlup sayılır bu yolda galip.

Bu sözün birebir yaÅŸandığı ortamlar bu tür tartışmalar.

En kötüsü, tartışan Hocaların ÅŸahsında Ä°slam’ın yara alması.

DüÅŸünüyorum da bu tür tartışmaları Hazreti Peygamber’in huzurunda yapabilirler miydi, bu Hocalarımız?

DüÅŸünüyorum da, Allah görüyor bu tartışmalardaki halimizi ve niyetimizi, biliyor Allah Teala.

DüÅŸünüyorum da, bu tür tartışmalar, islami geliÅŸmelere bin tane 28 Åžubat’tan daha çok zarar veriyor. 28 Åžubat’lar evet tahrip edicidir, ama yine de o tür sam yellerine karşı kendi deÄŸerlerini savunma psikolojisi devreye girer ve belki de süreçlerden çok daha güçlenilerek çıkılır. Bu tür tartışmalar ise, yüreklerin üzerine salınmış mikroplardan farksızdır.

Dar bir ilmi ortamda müzakere edilecek hususlar, kitlelerin önüne sürüldüÄŸünde, zihinleri allak bullak ediyor çünkü.

“Hadislerin sıhhati” gibi bir baÅŸlığı, daha Hadis’in ne olduÄŸunu bile bilmeyen, belki içinde babadan - atadan mevrus bir Peygamber saygısı bulunan insanın dünyasına taşımaktan hangi fayda umulur Allah aÅŸkına?

Ä°nsanların imanları ile oynama vebali var bana göre bu iÅŸte.  

Ey Hocalar, diye seslenmek geliyor içimden, yüreÄŸinizi avucunuza alın ve bakın, bir insanın yüreÄŸinde açılacak yaranın sorumluluÄŸunu taşıyabilecek mi taşıyamayacak mı?”

O yazıda herhangi bir isim vermemiştim.

Siyer Vakfı’ndaki toplantıda tabii ki isimler üzerinde konuÅŸuldu.

Tartışmaların seyrinin daha saygın hale gelmesi ve muhtevanın, kitlelerin dünyasında temel islami algıları tahrip edecek istikamette geliÅŸmemesi noktasında birebir görüÅŸmeler yapılmasının faydası müzakere edildi. Diyanet bir misyon üstlenemez mi, sorusu üzerinde duruldu. Ä°slamoÄŸlu’na, Cübbeli Hoca’ya ulaşılma teklifleri geldi.

Ben buradan bir kere daha ulaÅŸmak isterim kalplere: Ä°lmi gayretlerin önüne set çekmek olmaz, ama gündeme getireceÄŸimiz hususların sade insanların inançlarını yaralamamasına özen göstermek de ayrı bir sorumluluk konusu.

Toplantıda, “MGK’da alınan “legal görünümlü illegal yapılar”la ilgili ve bir Camia’yı hedef aldığı belirtilen kararın, diÄŸer islami hizmet gruplarını da kapsama riski var mı?” gibi bir soru yöneltildi bana. Anlaşılan, Camia’nın yürüttüÄŸü “Hedef bütün Cemaatler” ÅŸeklindeki kampanya zihinlerde karşılık buluyordu.

Ben, “Bu hükümet döneminde böyle bir risk görmüyorum” diye cevap verdim, ama, dedim “Bu tür kararlar baÅŸka kadrolar elinde çok kötü kullanılma riskini barındırır.” Sonra 2004 MGK’sı ile ilgili iddiaların da bu nitelikte olduÄŸunu, ancak geçen 9 yılda Hükümetin Camia’ya büyük imkanlar saÄŸladığını söyledim.

Bu konunun son derece hassas olduÄŸu muhakkak. Yine söylüyorum, ben, Tayyip ErdoÄŸan ve Ahmet DavutoÄŸlu’nun, islami hizmet alanlarına yönelik bir devlet baskısına zemin hazırlayacağına ihtimal vermiyorum.

Ama “Devletin temel kuralları” içine, riskli maddeler yerleÅŸtirmemenin de önemli olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Ta ki, bugün konulan tehlikeli maddelerin yarın yine sizi vurmaması için...

STAR GAZETE

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.